Merhabalar.
Her gencin üniversite hayatı boyunca merak ettiği, en az bir kere sosyal medyadan veya çevresinden duyduğu, kimi zaman araştırıp cesaret edemediği için katılmaktan vazgeçtiği bir programdan bahsedeceğiz.
Work and Travel.
Üniversiteye hazırlık, sınava giriş, puanın açıklanması, tercih, üniversiteye yerleşme derken stresli çoğu zaman heyecanlı bir dönemi geride bıraktınız. Yeni bir ortama alışma sürecinin ardından kendinizi bambaşka bir ortamda buldunuz. 1. Sınıf, 2. Sınıf derken bir bakmışsınız ki gözünüzde büyüyen, kimi zaman kendinize “Bu okul nasıl bitecek?” diye sorduğunuz zamanlar hızlıca akıp gidiyor ve eliniz boş kalmış.
Özellikle günümüzde rekabet dünyasında yer almak zorlaşmış ve önceden İngilizce bilmek tercih edilme sebebiyken, artık en az 1 yabancı dil bilmek zorunlu hale gelmiş durumda. Şirketler işe alırken hangi üniversitede okuduğunuzdan çok okuduğunuz üniversitede kendinizi geliştirecek ne yaptığınızla ilgileniyorlar. Örneğin katıldığınız bir kulüp ya da dernek, yer aldığınız gönüllülüğe dayalı bir etkinlik veya bir yurt dışı tecrübesi olabilir. Bu aşamada Work and Travel, bir üniversite öğrencisinin yararlanabileceği en eğlenceli, en macera dolu ve en önemli tecrübelerden bir tanesi. Kendi kazandığınız para ile temel ihtiyaçlarınızı giderebilir, para biriktirerek işten ayrıldıktan sonra ister edindiğiniz arkadaşlarınızla ister kendi başınıza Amerika’yı köşe bucak gezme fırsatınız olabilir. İşte Work and Travel hakkında merak ettiğiniz her şeyi, daha önce bu deneyimi yaşamış birinin kaleminden sizler için hazırladık.
Başlayalım. İlk önce “Nedir bu Work and Travel?” dediğinizi duyar gibiyim.
Work and Travel, Amerika Birleşik Devletleri’nde, seçmiş olduğunuz work and travel şirketinin ayarladığı bir işte çalışarak para kazanmanız, bu sayede hayatınızı idame ettirmeniz ve birikim yapmanız halinde ülkeyi gezme fırsatı elde etmenin yanında İngilizce’yi yaşayarak öğrenmenize olanak veren programın adıdır.
“Kimler katılabilir?”
Öncelikle elbette üniversite öğrencisi olmalısınız. Programa kabul görülen bölümler lisans bölümleridir. Yani 4 yıllık bir bölümde okuyor olmalısınız. 18-28 yaş arasında olmanız önemli.
“Peki sonra?”
Üniversite öğrencisisiniz. Yaşınız 18-28 yaş aralığında. İlk koşulları sağladınız. Sıra diğer adımda. Öncelikle Work and Travel hizmeti veren bir şirket seçin. Bu şirketler sizin Amerika’daki çalışabileceğiniz işverenle aranızdaki köprü görevini görür. Her şirket farklı eyaletlerde farklı şehirlerdeki farklı işverenlerle anlaşmalıdır. Acele etmeyin ve eğer şehrinizde varsa şirketlerle yüz yüze görüşün. Eğer bulunduğunuz şehirde yoksa telefon ya da maille ulaşabilirsiniz. Şirkete karar verdikten sonra şirketin sunduğu alternatif iş yeri ve şehirleri değerlendirin. Şirketler sizin için bir işverenle görüşmeden önce İngilizce seviyenizi ölçmek adına test uygulayacaklarını aklınızdan çıkarmayın.
Peki iş seçimini nasıl yapmalısınız?
Alacağınız ücreti öğrenin. Genellikle Amerika’daki işverenler çalışanlara saat bazlı ödeme yapar. Yani çalıştığınız günden ziyade saat miktarı önemlidir.
Bu ne anlama geliyor?
Örneğin Washington’da garsonluk işini seçtiniz. Şirket size işverenin 10 dolar ödeme yapacağını söyledi. Haftada kaç saat çalışacaksanız bu miktar üzerinden hesaplanır. İşten işe değişmekle birlikte çalışma saati genellikle haftada 40 saattir. Yani bir haftada kazanacağınız miktar 400 dolardır.
Şehir ya da eyalet seçimi neden önemli?
Katılımcıların yaptığı en sık hatalardan biri ise kazanılacak para miktarı ile Türkiye üzerinden kıyaslama yapmaktır. Örneğin “Orada haftada 400 dolar kazanacağım Türkiye’de yaklaşık 1300 TL yapıyor çok rahat bir şekilde yaşarım.” DEMEYİN. Unutmayın verdiğiniz örnekte kendinizin de belirttiği gibi birim TÜRK LİRASI. İki ülkenin para değerleri, ekonomileri, geçim standartları vs. kısacası a’dan z’ye her şeyi çok farklı. Kıyaslamanız gereken daima şudur: çalışacağım eyaletin geçim şartları, ev kiraları ya da süper market etiket fiyatları nasıl? Benim kazandığım miktar yeterli olacak mı? Gibi unsurlar olmalıdır. Bunun en önemli nedeni Amerika’nın eyalet sistemi ile yönetilmesidir. Her eyaletin farklı hukuk kuralları, farklı vergilendirme sistemleri ve farklı yatırımları vardır. Örneğin süper marketten alacağınız su California eyaletinde 2 dolar, New York eyaletinde 3 dolar ya da Colorado eyaletinde 1 dolardan daha da az olabilir.
“Overtime” ne anlama geliyor?
İşverenin ihtiyacı durumunda sizi çalışmanız gereken saatten fazla çalıştırıyorsa bunun ücretteki karşılığı “overtime” dır. Yani Türkçe’deki karşılığı mesaidir. Aradaki anlaşmaya bağlı olarak değişebilmekle birlikte saatlik ücretin üç katı gibi bir miktara tekabül etmektedir. Hiçbir şirket ya da işveren size overtime sözü veremez çünkü şartlarda değişiklik olabilir veya çalışan sayısının fazla olması durumunda size overtime fırsatı doğmayabilir. Bu sebeple overtime konusunda işverenle anlaşmadığınız sürece hak iddia edemezsiniz. Fakat eğer böyle bir fırsat elde ederseniz para biriktirmeniz kolaylaşacaktır.
Bütün bunları öğrendikten sonra izlenecek yol şudur. Bordo pasaport çıkartmalısınız. Bu pasaportun geçerlilik süresinin 1 yıl olduğunu unutmayın. Pasaport başvurusu sonrasında yaklaşık 3-4 iş günü içerisinde pasaport elinizde olur. Şirket sizin İngilizce seviyenizi ölçer, şirketin İngilizce seviyeniz doğrultusunda şirketle beraber ortak karar verdiğiniz iş sonucunda işveren ile görüntülü konuşma ayarlanır. Bu konuşma, işveren ile ilk temasınızı sağlamak, işverenin sizden öğrenmek istediklerini açıklığa kavuşturmak ve en nihayetinde işverenin orta seviyede İngilizce bildiğinize ikna olması hususuna dayanır. Fakat bu sizi korkutmasın. Heyecanlanmanız çok normal fakat emin olun ki sizi terletecek zor sorularla karşılaşmayacaksınız. Örneğin “Ne zaman geliyorsun? Buraya geleceğin için heyecanlı mısın? Hangi departmanımızı tercih ettin?” gibi oldukça basit ölçekli sorularla karşılaşacaksınız.
“Bu da tamam. Sırada ne var?”
İşinizi seçtiniz. İşvereninizle görüştünüz. İşveren şirkete olumlu olduğunu bildirdi. Ardından şirkete kesin kayıt yaptırıyorsunuz ve şirketin size ilettiği belgeleri dolduruyorsunuz ve şirkete teslim ediyorsunuz. Bu dönemde oldukça belge trafiği olacaktır buna hazır olmalısınız. Ardından şirket sizin için konsolosluktan vize görüşmesi için randevu alır. Bu sırada şirketin size yönlendirdiği belgeler hazır olur. İşin en yorucu kısımlarından biri bitti bile.
“İngilizce’yi çok iyi konuşmam gerekiyor mu? Ya konuşamazsam? Ya rezil olursam?”
Work and Travel programının en önemli amacının İngilizce öğrenmek olduğunu unutmayın. Gitmeye karar verdiğiniz iş yerinde sizin durumunuzda olan, İngilizce öğrenmeye gelmiş birçok farklı ülkeden birçok öğrenci olacak. Unutmayın, kimse oraya mükemmel bir İngilizceyle gitmiyor ve konuşma sırasında yaptığınız ufak grammer hataları ya da telaffuz zorlukları, sizi küçük duruma düşürmez. Çünkü oradaki herkes sizin İngilizce’yi öğrenmek için orada olduğunuzu biliyor ve sizi takdir ediyorlar.
Ama bu, temel şeyleri bilmeden gidebilirim anlamına gelmiyor. Hem şirketin hem de işverenin sizden beklediği orta seviyede İngilizce konuşabiliyor ve anlıyor olmanızdır. Karşınızdakiyle günlük sohbet edebilmeli, rahatsız olduğunuz bir durumdan bahsedebilmeli, herhangi bir mekanı birine tarif edebilmelisiniz. Bu yüzden gitmeden önce yapacağınız en önemli hazırlık, DİLKO’dan yardım alarak temel grammer ve kelime bilginizi geliştirmek olacaktır.
“Vize almak zor mu?”
Work and Travel, öğrenci değişim programı grubunda olduğu için bu kısım J-1 adlı vize grubuna dahildir. Yani Amerika Hükümeti sizin oraya gidip Amerika’nın dilini öğrenmek ve oranın kültürünü öğrenip arkadaş edinmek istediğinizi ve de sonunda KESİN OLARAK ÜLKENİZE DÖNECEĞİNİZİ biliyor diyebiliriz. Bu sebeple çalışma ya da turist vizesi verirken kadar zorlamıyor. Hatta sürprizle karşılaşmazsın ortalama her work and travel öğrencisine benzer sorular soruluyor diyebiliriz. Size “Nereye gideceksin? Ne kadar süre kalacaksın? İnsan kaçakçılığı hakkındaki belgeyi okudun mu? (ki bu belge şirket tarafından temin edilecektir.) gibi sorular yöneltilecektir. Vize görüşmesinden önce DİLKO’dan yardım isteyebilirsiniz. Speaking dersleri ile vize görüşmesine hazır olacaksınız.
Genellikle work and travel şirketlerinin anlaşmalı olduğu acentalar vardır. Uçak bileti ayarlamak konusunda yardımcı olacaklardır. Vizeniz geldi, işiniz hazır, uçak biletlerinizi aldınız. Artık yepyeni bir maceraya hazırsınız!
Yazımızın 2. bölümü için takipte kalın!
DİLKO AİLESİ